TÜTÜN
KÜLTÜRÜ
Bölüm
1
Giriş
Tütün ilk olarak
Amerikan yerlileri
tarafından içilerek
kullanılıyordu. San
Salvador adasına ayak
basan Cristof Columb,
yerlilerin bu yaygın
alışkanlıklarını, tabaco
adı verilen bambudan
yapılma bir tür pipo ile
tütün yaprağı
içtiklerini not almış.
Aynı yerlilerin mısır
koçanına kuru tütün
yapraklarını sarmak
suretiyle de tütün
içtiği rivayet
edilmekte.
1492’ de Amerika
kıtasının Cristof Columb
tarafından
keşfedilmesinin ardından
Avrupa tütün ile ancak
1519 yılında tanışmış.
Tütünün ilk olarak
Amerika dışında
yetiştirilmesi
Portekiz’de olmuş, sonra
Fransa’da da 16. yy’ın
ortalarında
yetiştirilmeye
başlanmış. Günümüze dek
de tütün yetiştirilmesi
bütün dünyayı sarmış.
114 ülkede 2005 yılı
verilerine göre yaklaşık
4 milyon hektarlık bir
alana yayılmış ve toplam
6,38 milyon tonluk bir
üretim
gerçekleştirilmiş.
Dünya üzerinde tütün
ekimi yapan ülkelerin
başını 2005 yılı
verilerine göre Çin 2,51
milyon tonla çekiyor.
Brezilya, Hindistan ve
ABD’nin ardından Türkiye
Endonezya ile aynı
sırada, 0,14 milyon ton
üretim yapmış.
Tütün yaprağının
özelliği içerisinde
barındırdığı yüksek
nikotin oranıdır. Bu
genelde 0,5-5%
oranlarında değişiklik
gösterir. Ürün kıyılmış
(pipo, tömbeki,
çiğnemelik ve sarma
sigaralık), puroluk
yaprak ve sigaralık
tütün olarak kullanılır.
Nikotin oranı çok yüksek
olan tütün türlerinin
yapraklarından elde
edilen sıvılar ve
tozlarla çok kıymetli
zirai insektisid ilaçlar
(tütün suyu) yapılır.
İlaç sektöründe
kullanılan nikotinik
asit (vitamin PP) de
nikotinin hammaddesi
tütün yaprağından elde
edilir. Sitrik asit
imalatında Nicotiana
Rustica cinsi tütünün
yaprakları kullanılır.
Tütün tohumu 35-40% yağ
içerir. Zehirli olmadığı
için yağlı boya ve sabun
üretiminde kullanılır.
Küspesi protein yönünden
zengindir ve hayvan yemi
olarak kullanılır.
Anatomik ve biyolojik
özellikler
Kök toprak
altında 1,5-2 metre
derinliğe kadar
ulaşabilir.
Gövde düzdür ve
75-150 (hatta 200) cm
uzunlukta olur. Kesiti
yuvarlaktır. Bol
gözlüdür.
Yapraklar basit,
yuvarlak, oval, mızrak
ucu şeklinde ve bunların
karışımı şekillerde
olur. Koyu yeşilden
sarıya doğru yeşil
tonlarında rengi vardır.
Türe ve bitkinin yaşına
göre yere yakın
yapraklar yukarıya doğru
küçülerek dizilirler.
Yapraklar eterik yağ ve
reçine salgılayan salgı
bezleriyle donanmıştır.
Yaprakların rengini
yetiştirilme ortamları
ve özellikle de
topraktaki azot miktarı
etkiler. Hasatta renk,
bitkinin olgunluğunun
göstergesi olduğu gibi
sonraki işlem
aşamalarında
kullanılacak tekniklerin
de tayininde rol oynar.
Tütün yapraklarının
değerlendirilmesinde
kimyasal özelliklerden
başka yaprakların fiziği
de önem arz eder.
Büyüklükleri, şekilleri,
ağırlıkları, esneklik
derecesi ve
dayanıklılığı, nemi ve
nem emici özellikleri
gibi. Bu özelliklerin
içinde en önemlileri
yoğunluk, damar yapısı
ve renktir.
Yaprakların yoğunluğu
hücrelerin sıklığıyla
doğru orantıdadır.
Yaprağın kalınlığının
(mm) ağırlığına (gr)
olan oranı 10 ile
çarpılarak yaprak
yoğunluğu ölçülür. Buna
göre 2,5 üzerindeki
değerlerdeki yapraklar
iyi yoğunlukta olarak
tespit edilir. Bizim
pipo tütünlerimizde
duman lezzetinin
yoğunluğundan
bahsederken
kullandığımız “full
body” terimi, işte bu
yoğunluk derecesiyle
alakalıdır.
Yaprakların damarlılık
derecesi tütünün türüne
göre değişir. Yaprak
ağırlığının 12-30%
kadarına etki eder. En
az damarlı yapraklar
oriental (şark)
tütünlerdir.
Yaprak rengi, diğer
kalite kriterleri ile
doğrudan ilişkilidir.
Kuru yapraklarda üç ana
renk görülür; sarı,
kırmızı ve kahverengi.
Bu üç renk, rengin tonu,
koyuluğu ve
tekbiçimliliği şeklinde
sıfatlandırılır.
Yaprakların rengi
kimyasal yapılarına
bağlıdır ve içim
kalitesini gösterir.
İşlemden geçirilen
yarakların renkleri tabi
tutulan işlemlere göre
farklılık gösterir.
Dinlendirme aşamasında
renk sarı, kırmızı veya
kahverengi tonlarında
bürünür ve fermantasyon
sırasında da renk
değişimi neticelenerek
sabitlenir. Taze
toplanmış yaprakların
rengi kalitenin birincil
göstergesidir. Mesela
Virginia ve oryantal
tütünlerinin sarı rengi
yüksek kaliteyi, kızıl
renk orta halli kaliteyi
ve kahverengi renk daha
düşük kaliteyi işaret
eder. Sarı renk
çözünebilir
karbonhidratların,
ksantofilin (yapraklara
sarı rengini veren
pigment) ve karotinin
yoğunluğuna ve bu sayede
biz pipocular açısından
çok sevilen “tatlı
içime” işaret eder.
Kahverengi renk
albüminoid (basit
proteinlerin bir
sınıfı) içerikli
maddelerin yoğunluğunu
gösterir ve bu
yaprakların içimi acı ve
sert olur.
Dinlendirme (soldurma)
aşamasından sonra
uygulanan kurutma ve
fermantasyon işlemleri
kadar tütünün cinsi,
yaprağın bitki
üzerindeki konumu ve
hasat esnasında bitkinin
yaşı da renk değişimine
etki eder. Yapraklar
renklerine göre
sınıflandırılırlar ve
üreticiden alınırlar.
Tütün çiçeği
bitkinin en üst
noktasındadır. Beyaz,
pembe veya kırmızı olur.
Tütün meyvesi
ovaldir ve iki hücreli
bir kapsüldür. Tek bir
kapsül 2-4 bin tohum
içerir.
Tütün tohumu
küçük, uzun, yüzeyi
pütürlü ve koyu
kahverengidir. Su, yağ,
protein, şeker içerir.
Hiç amidon ve nikotin
içermez.
Tütünün kimyasal
içeriği (kalitesi)
Yeşil haldeki brüt
tütün yaprağı 80% su ve
20% kuru maddeden
oluşur. Kuru maddelerin
77-83% kadarı organik,
geri kalanı ise
minerallerdir.
Organik maddeler
Karbonhidratlar
tütünün kalitesini
belirleyen önemli bir
bölümdür. Çözünür halde
bulunan karbonhidratlar
daha çoktur. Açık renkli
yapraklar (Virginia ve
Şark tütünü türleri)
zengin karbonhidrat
(şeker) deposudurlar.
Tütünün içimindeki
tatlılığı bu karakter
tayin eder. Virginia
türlerindeki oranlar
27-30% iken, Şark tütünü
tiplerinde 20%
dolaylarında, Burley
türlerinde 5%
dolaylarındadır.
Azotlu içerik
tütünün cinsine ve en
önemlisi yetiştiği
toprağa, iklime ve
yetiştirilme
tekniklerine göre
değişiklik gösterir.
Yaprakların
renklenmesinde önemli
rolü vardır.
Albümin
oranları tütün
işlenirken azalırlar.
İşlemler sonrasında
albümin yapılar belli
bir düzeyden fazla
olduğunda tütünün
kalitesini kötü yönde
etkiler. Tütünün yanma
özelliği bozulur ve
yanarken bir takım kötü
tatlı ve kokulu
maddelerin açığa
çıkmasına sebep olur.
Tütün yapraklarının
hasattan sonra
girecekleri “soldurma”
ve “kurutma” işlemleri
albümin içeriğini
dengelemek açısından çok
önemlidir. Kaliteli bir
yaprağın içerdiği
albümin oranı 8%’i
geçmez. İyi bir Virginia
yaprağında bu oran 3%’lerdedir.
Ancak iyi bir puroluk
tütün yaprağında bu oran
17%’lere dek çıkabilir.
Aminoasitler tütünün
geçtiği fermantasyon
işlemlerinde etkili
olup, içim kalitesini,
özellikle puroluk
tütünlerde doğrudan
etkilerler.
Alkaloitlerden en
yoğun şekilde bulunanı
nikotindir.
Organik
asitlerin her ne
kadar tütün kalitesine
ne açıdan katkı
yaptıkları tam bilinmese
de belli bir düzeyden
fazlasının kaliteyi kötü
etkilediği
bilinmektedir. Tütün
fermantasyonunda rolleri
büyüktür.
Eterik
yağlar ve reçine
kaliteye doğrudan etki
eder. Tütünün
karakteristik aromasını
bunlar verir. Tütünün
cinsine ve
yetiştirildiği ortama
göre oranlar değişiklik
gösterir.
Polifenolik yapılar
yaprakların
renklenmesinde önemli
rol oynarlar. Puroluk
yapraklarda oranın
yüksek oluşu iyiye
işaretken, pipoluk
tütünlerde, özellikle de
Şark tütünlerinde yüksek
oranda bulunması lezzete
etki ettiği için arzu
edilmez.
Selüloz
dumandaki asitlerin
kaynağıdır ve yüksek
oranda bulunur.
Pektik
maddeler tütün
yapraklarının esnekliği,
nem tutuculuğu ve
dayanıklılığı
özelliklerinde rol
oynar.
Renklendirici
maddelerden klorofil
yaprağa yeşil rengini
verir. Hasattan sonra
degrade olarak tütün
lezzetini doğrudan
etkileyen ksantofilin
çıkmasına olanak verir.
Mineral
maddeler
Yapraktaki
kalsiyum ve
potasyum içeriği
külün yaklaşık 2/3’lük
kısmını oluşturur. Külü
bol olan tütün düşük
kalitede tütündür.
Minerallerin miktarı ve
kendi aralarındaki
oranları tütünün yanma
özelliğini belirler.
Karbonat, oksalat,
sitrat, sülfat ve fosfat
formunda bulunan
potasyum yanışı
arttırır. Bu sayede kül
beyaz renkte olur. Beyaz
renkli kül tam yanmanın
işaretidir.
Nikotin ve
aromaların yanı sıra
dumanın verdiği içim
keyfi ve lezzeti,
minerallerin ve yanmadan
oluşan maddelerin
(alkol, karbondioksit
gibi) değişik oranlarda
ilişkisinden de
etkilenir.
Tütünün
yanma kalitesi genel
olarak yukarıda bahsi
geçen kimyasal maddeler
sayesinde oluşur. İyi
bir tütün yavaş ve uzun
süreli yanmalıdır.
Buradan yola çıkarak,
yanışı iyi olan bir
tütün lezzet ve duman
aroması yönünden tatmin
edici olur. Yanma tam
olursa kül beyaz veya
açık gridir. Yanma tam
manasıyla
gerçekleşmiyorsa, külde
kalan karbon
partiküllerinden dolayı,
kül koyu gri hatta siyah
olur. Kalan kül az
miktarda ve yumuşak ise
iyi yanmanın,
dolayısıyla kaliteli
tütünün işaretidir.
Tütünün iyi yanması
tütünün cinsi,
yetiştirildiği bölge ve
işlenme şartlarıyla
alakalıdır.
Tütün Türleri
Tütün
Solanaceae(patlıcangiller)
familyasından
Nicotiana türüdür.
60 alt türü bulunur.
Bunlardan sadece ikisi
zirai ve endüstriyel
maksatlarla
yetiştirilir. Bunlar
Nicotiana tabacum ve
Nicotiana rustica
türleridir. Her ikisi de
yıllık bitkilerdir.
İçilerek tüketilen tüm
tütün çeşitleri
Nicotiana tabacumdan
elde edilir. Bu bizim
ilgi alanımıza girdiği
için detaylı
inceleyeceğiz. Diğer tür
ilgi alanımız dışında
olduğu için önce onu
kısaca görelim.
Nicotiana Rustica
Güney Amerika’da "Mapacho"
olarak adlandırılan bu
tütün, içerdiği çok
yüksek (9%) orandaki
nikotin açısından ilaç
sektöründe tercih
edilmektedir. Organik
tarım ilaçları yapımında
kullanılır (“Tütün suyu”
diye bilinen,
zararlılarla mücadelede
kullanılan ilaç). Güney
Amerika şamanları
tarafından ilaç olarak
(kocakarı ilacı) çeşitli
yöntemlerle, özellikle
lavmanda ve purolara
katılarak içilmek
suretiyle kullanılır(dı).
Türkiye’nin güneydoğu
bölgesinde de
yetiştirilir. Bu bölgede
tiryakileri vardır.
“Maraş otu”, “ağızotu”
veya “deli tütün” diye
adlandırılan bu tütünü
toz hale getirip, ceviz,
meşe veya asma
çubuğundan elde edilen
külle ve suyla
karıştırılarak elde
edilen ürünü (otu),
gerek saf haliyle
gerekse de sigara
kağıdına sararak, diş ve
dudak arasında tutarak
tüketirler. Uyuşturucu
müptelalarının da bu
otu zorda kaldıkları
zaman tükettikleri
biliniyor. Ağızda
uyuşmalara, başta sinir
sistemi olmak üzere,
sindirim sistemi, ağız
içi dokular ve dişlerde
ciddi harabiyete
sebebiyet verdiği
uzmanlarca belirtiliyor.
Rusya’ da İkinci
Dünya Savaşı sonrasında,
Nicotiana tabacum
türünün üretimi yetersiz
kaldığından bu tütünden
yapılan sigaralar
tüketildi. Günümüzde
halen alt sınıftan gelen
insanlar bu tütünü
üretip sigara tütünü
olarak kullanıyorlar.
Rusya’da bu tütüne
“makorka” deniliyor.
Nicotiana Tabacum
Pipolarımıza
doldurduğumuz,
sigaralara sarılan ve
purolarda kullanılan
tütün yaprakları bu
türün yapraklarıdır.
Aşağıdaki yazılanlarda
sözü geçen tütünler
Nicotiana tabacumun
alt türevleridir.
Nicotiana
tabacum bitkisi
asırlar önce Amerika
kıtasından çıkıp tüm
dünyaya yayıldı ve her
yetiştirildiği yere uyum
sağladı. Asırlar boyunca
çok değişik iklim ve
toprak şartlarında,
nesillerce aktarılan
deneyimin geliştirdiği
yetiştirilme tarzlarıyla
bir çok değişik alt türe
bölündü. Bu alt türlere
girmek bir labirente
girmekten farksız. Ucu
bucağı yok gibi. Tam
manasıyla bir soyağacı
çıkarmak imkansız. Kaldı
ki ilgi alanımız
dahilinde, yani pipo
tütünleri hakkında
sınırlı tutmak istiyorum
konuyu. Bu yüzden genel
bir bilgi olarak şunları
söyleyebiliriz.
Nicotiana tabacum,
şark (oriental),
Virginia, Burley, Corojo,
vb. alt türlere ayrılır.
Bu türler de
yetiştirildikleri
bölgelere göre
adlandırılırlar. Mesela
şark tütünleri
yetiştirildiği yere göre
İzmir, Samsun, Drama,
Yenice, vb. şeklinde
adlandırılırlar.
Yetiştiği yöreye göre
tütün tanımlanırken
“menşe” terimi
kullanılıyor. Kalitenin
belirlenmesinde tütünün
menşesi türünden daha
önemli.
Tütün
yetiştiren ülkelerin
kendi standartlar
enstitüleri tarafından
adlandırılmış tütün
türleri var. Türlerin bu
şekilde ayrılmaları,
yıllar içinde
yetiştikleri yörelere ve
yetiştirilme şekillerine
göre, kendilerine has
özelliklere
bürünmelerindendir.
Mesela TSE tarafından
Türkiye’de yetişen şark
tütünü harici tütün
türleri tanımlamaları
şöyledir; Virginia,
Burley, Puroluk,
Hasankeyf ve Tömbeki (Bu
son iki türün Nicotiana
rustica cinsinden
türediğine dair,
doğrulayamadığım
bilgiler var).
Yaşamakta
olduğum Romanya’ya
Osmanlıların hediye
ettiği tütün üretimi
günümüzde bambaşka
boyutlarda tabii. Mesela
bir “semioriental” türü
çıkarmışlar meydana.
Zannediyorum bizde
“nötr” diye tabir edilen
bir tür bu. Aşağıda
değineceğiz buna da.
Yetiştiği bölgeye göre
oriental tütünlerin de
semiorientallerin de alt
türleri mevcut. Örneğin
Djebel sevilen
ama çok az yetişen bir
şark tütünü cinsi.
Djebel menşesi de kendi
altında
numaralandırılmak
suretiyle bir kaç türe
ayrılmış.
Bu karmaşadan sonra bir
başka karmaşa daha
bekliyor bizi.
Yetiştirildiği bölgeye
göre tütün türleri
isimlendiriliyorlar
tamam ama bazı yörelere
has tütün işlemeleri
devreye girerek de başka
tür tütünlerle
karşılaşmış oluyoruz.
Buna en güzel örnek
aslen Burley türü olup
Louisiana’da
yetiştirilen ve o yöreye
has işlemden geçen tür;
“Perique”.
Tüm Nicotiana tabacum
türleri arasından biz
pipocuları ilgilendiren
genel türlere şöyle bir
göz atalım.
Şark (oriental)
Tütünü:
Karakteristik özelliği
küçük yapraklı ve diğer
türlere oranla daha
çabuk ürün alınabilir
oluşudur. Ekiminden
çiçek açışına dek geçen
süre 50-65 gündür.
Yaprakların dokusu esnek
ve kadifemsidir. Nikotin
oranı düşük, çözünür
karbonhidrat içeriği
yüksektir. Bu yüzden
içim tadı ve aroması
hoştur. Yapraklar
güneşte kurutulduğunda
(sun curing) sarı,
sarı-turuncu ve açık
kırmızı renklere
bürünür. Yaprakların
küçüklüğü göz önünde
bulundurulunca bu
tütünden elde edilen
verim düşüktür. Bu tütün
cinsi “değerli tütünler”
listesindedir.
Günümüzde
Türkiye, Yunanistan,
Bulgaristan, Romanya ve
Makedonya’da
yetiştirilmektedir. Bu
bölgeler zamanında
Osmanlı İmparatorluğu
hakimiyetinde olduğu
için bu tütün türü “Türk
tütünü” olarak da
anılır.
Yetiştiği
bölgelere göre
“aromatik” ve “nötr”
tütünler olmak üzere
ikiye ayrılırlar.
Aromatik olan sınıftan
örnek vermek gerekirse
Xanthi Basma,
Makedonya Basma, İzmir
ve Gümüşhacıköy
tütünlerini sayabiliriz.
Ege Bölgesi iklimi ve
sığ, taşlıklı, verimli
olmayan, eğimli (dağ
yamaçlarında) ,
kırmızımsı ve gri renkte
toprağı sayesinde en iyi
aromatik şark
tütünlerinin
yetiştirildiği yöredir.
Kışlar yağmurlu,
ilkbahar az yağmurlu ve
yaz ayları da kurak
geçen bu bölgede yetişen
tütün yaprakları,
ihtiyaçları olan nemi
muhafaza etmek üzere
küçük kalırlar ve
üzerlerinde reçineli bir
doku oluştururlar. Bu
yapraklardan yapılmış
harmanları içerken
tadına doyamadığımız
lezzetler ve aromalar
işte bu dokudan
kaynaklanır.
Nötr olarak
adlandırılan cinsler ise
daha çok ovalarda
yetiştirilirler. Bu daha
verimli topraklarda
yetişen tütünlerden
aroması az, daha düşük
kalitede verim alınır.
Düşük kalitedeki sigara
harmanlarında
kullanılır.
Türkiye’
de yetiştirilen “Türk
tütünleri” iki ana
başlık altında toplanır.
Basma grubuna Ege ve
Gümüşhacıköy tütünleri
dahil edilir. Başıbağlı
grubuna ise Marmara,
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu ve Karadeniz
(Gümüşhacıköy hariç)
tütünleri dahil edilir.
Endüstriyel
anlamda sigara
üretiminin ilk
dönemlerinde sigaralar
yalnızca şark
tütünleriyle imal
ediliyordu. Günümüzde
ise tüketilen sigaraya
sadece bu tütün
yetmediğinden artık
harmanda ve pipo tütünü
olarak kullanılıyor.
Klasik Amerikan sigarası
harmanı Virginia, Burley
ve şark tütünlerinden
oluşmaktadır. Bu durum
Türkiyemizde yetişen bu
çok kıymetli şark tütünü
sahalarının Virginia ve
Burley tütününün
işgaline uğramasına
sebep olmuştur.
Virginia (brightleaf
tobacco): Bu en
yaygın cinsin yaprakları
çok daha büyüktür.
Yetiştirilmesi daha uzun
zamana yayılır.
Ekiminden itibaren çiçek
açana dek geçen süre
60-85 gündür. Nikotin
içeriği orta
derecededir. Çözünür
karbonhidrat içeriği çok
yüksek, albümin ihtivası
çok düşüktür. Bu
özellikleriyle içim
kalitesi yüksek bir
türdür. Yüksek oranda
şeker içerdiği için
tatlı ve yumuşak içimi
vardır. İçime bu şekilde
tatlılık katmasının yanı
sıra yanıcılığı da
yüksek olduğu için
harmanlarda kullanılır.
Kurutulduğunda sarı
tonlarında renklere
bürünür.
Büyük verim
alınabilirliği, yüksek
içim kalitesi ve çok
tercih edilmesi
sebebiyle dünyanın her
yerinde en çok
yetiştirilen türdür. En
büyük ekim alanları ABD
bulunmaktadır.
Yetiştirildiği
yöreye ve yetiştirilme
şekillerine bağlı olarak
çok çeşitli kalitelerde
alt türlere ayrılır. Bu
çeşitler pipo ve sigara
tütünü harmanlarında
kullanılırlar.
Burley:
Büyük yapraklı ve
ekimden itibaren çiçek
açmasına dek geçen süre
85-90 gün olan, verimli
bir türdür. Yapraklar
esnek ve ince dokuya
sahiptirler. En çok
sigara harmanlarında
kullanılır. Pipo tütünü
harmanlarında
Virginiadan sonra en çok
kullanılan türdür.
ABD’den sonra
en çok Brezilya,
Arjantin ve Malawi’de
yetiştirilir. Türkiye’de
de 1996 yılından beri
üretilmektedir.
Yapraklar
neredeyse hiç şeker
içermez bu yüzden kuru
içimlidir ve daha çok
acımtırak tütün lezzeti
sunar. Yapraklar emici
özelliğe sahiptirler. Bu
özellikleriyle
soslanmaya ve bu sosları
muhafazaya etmeye
müsaittirler. Sigaralık
tütün harmanlarında ve
bir çok aromalı pipo
tütünü harmanında
kullanılırlar. Yavaş ve
serin yanar. Daha hızlı
yanan Virginia
harmanlarında
kullanıldığında yanış
dengesi kurar ve
Virginianın doğal
tatlılığına eklenen
acılığı ile lezzet
farklılıkları sağlar.
Air-cure
tekniği ile dört bir
tarafı açık büyük
ambarlarda, doğal hava
akımı yardımıyla, 1-2 ay
kurutulurlar. Rengi
kahverengiden koyu
kahverengiye doğru olur.
Perique:
Aslen kırmızı (red)
Burley tipidir. Sınırlı
miktarda, St. James,
Louisiana bölgesinde
yetiştirilir. Ekimi
yaygın olmayan bu cins
tütün ender
bulunduğundan
kıymetlidir. Yavaş
yanan, oldukça sert bir
içimi vardır.
Bitkinin
yetiştirilmesi ve
işlenmesi zahmetlidir.
Elle devamlı yeni
sürgünlerden arındırılıp
tam olarak 12 yaprak
bırakılır üzerinde. Çok
koyu yeşil renge
döndüğünde, bitkiler
60-75 cm uzunluğunda
iken topraktan olduğu
gibi çıkarılıp
kurutulmak üzere asılıp
soldurulurlar. Daha
sonra Burleyde olduğu
gibi air-cure tekniği
ile işlenmeye başlanır
ama Burleyde olduğundan
daha kısa sürede air-curing
işlemi bitirilir. Bundan
sonra meşe fıçılar
içerisinde tütün
yaprakları preslenir.
Fermantasyon burada
devam eder. Zaman zaman
havalandırılan
preslenmiş yapraklar bu
fıçılarda, pres altında
en az bir yıl muhafaza
edilir.
Bu işlemler
neticesinde tam
dolgunlukta ve bol
nikotin içeriğine sahip
bir ürün elde edilir.
Eskiden çiftçiler taze
Perique yapraklarını
çiğneyerek de
tüketmişlerdir. Ama bu
tüketim şekline yönelik
satışı yapılmamıştır.
Yaygın
olarak pipo tütünü
olarak kullanılır.
Sertliğinden ötürü kendi
başına tüketilemez.
Harmanlara baharatlılık,
sertlik ve serinlik
katmak için eklenir.
Pipo tütünü harmanlarına
en fazla 5% oranında
konur. Dünyada sadece
bir marka sigarada,
Santa Fe Natural Tobacco
Company’nin Perique
sigaralarında
kullanılmaktadır. Ayrıca
Honduras tütünü ile
karıştırılıp Myserioso
serisi puroları üreten
Connecticut’lı bir tütün
dükkanı da vardır. Bu da
dünyanın tek perique
içeren purosudur.
Bunlardan başka bu
tütünü yetiştiren
çiftçiler ve meraklısı
tiryakiler kendi
sarmalık sigara
harmanlarında da bu türü
kullanmaktadırlar.
Kentucky:
Aslen özel bir işlemden
geçmiş Burleydir. Sadece
Kentucky, Tennessee ve
Virgina’da üretilir.
Latakiada olduğu gibi
islenerek (fire-cured)
işlemden geçirilir.
Kendine has bir aroması
vardır. Nikotin oranı
yüksekçedir. Bu yüzden
sınırlı ölçüde pipo
tütünü harmanlarına
katılır. Çiğneme tütünü
ve sigara harmanı olarak
da kullanılır. Eklendiği
harmana dolgunluk ve
kendine has aromasını
katar.
Maryland:
Virginia cinsinin bu
yörede yetişen
menşesinden elde edilir.
Alışılagelmişin dışında,
hafif bir air-curing
işleminden geçirilir.
Donuk kahverengi
renktedir. ABD ve
İngiltere’de popüler
değildir ve hemen hemen
tamamı Almanya, İsviçre
ve Fransa’ya ihraç
edilir. Şeker ilavesi
yapılarak Klasik
Hollanda ve Danimarka
Cavendish Cake aromalı
pipo tütünlerinin ana
harman tütününü
oluşturur.
Latakia:
Kıbrıs ve Suriye’nin
kuzeyinde yetişen tütün
yapraklarının islenerek
(fire-cured) işlemden
geçirilmesinden elde
edilir. Adını Suriye’nin
bir liman kenti olan
Latakia’dan alır.
Toplanıp kurutulan
yapraklar sık sıralar
halinde bu iş için
ayrılan ambarlara
asılır. Ambar zemininde
meşe gibi sert odunlar
yakılır. Tütünler bu
şekilde islenir.
Kendine has
aromasıyla son derece
yoğun, kuru, serin ve
sert içimi vardır. Tek
başına tüketilmez,
sadece pipo tütünü
harmanlarında en fazla
50% oranlarında katılır.
Büyük oranlarda “Balkan”
ve “İngiliz” harmanı
dediğimiz harmanlarda
bulunur.
Havana:
Küba ve diğer puro
tütünleri çok az
miktarlarda, sertlik
vermek amacıyla pipo
tütünü harmanlarına
eklenir. Diğer puroluk
tütün yapraklarında
olduğu gibi iyice
yetişkin hale gelip,
koyu renge büründüğünde
hasat edilir. Sonra
fermantasyon
süreçlerinden geçirilir.
Cavendish:
Aslında bir tütün cinsi
değildir. Herhangi bir
Virginia veya Burley
tütününün özel bir
işlemden geçirilmesi ile
elde edilir. Flue-cured
veya Fire-cured Virginia
yapraklarının buharla
nemlendirilip
preslenerek bir kaç gün
boyunca fermantasyona
bırakılmasıyla elde
edilir. Klasik İngiliz
Cavendishi ise hafifçe
aromalandırılıp,
preslenip ısıtılarak
fermente edilir. Bu
sayede üretilen doğal
Cavendish artık
günümüzde çok az
üreticide var. Modern
Cavendish çok daha fazla
aromalıdır. İngilizcede
“casting” terimi tütüne
eklenen çok fazla katkı
maddesini işaret eder.
Günümüz cavendishleri
bol castinglidir.
Basitçe izah etmek
gerekirse, tütün şekerli
likörlü veya herhangi
başka bir aromalı sıvıya
yatırılarak
aromalandırılır.
Vanilyalı, romlu,
vişneli, çilekli,
hindistancevizli gibi
pipo tütünleri bu
üründür. Cavendish
fırınlanarak (stoved)
black cavendish denilen
siyah renkli cavendish
elde edilir.
Tütünün İşlenmesi
Nicotiana tabacum
cinsi bitkinin
yapraklarının
pipolarımıza girene dek
değişik alt türlere
ayrıldığından ve
işlemlerden geçtiğinden
bahsettik. Her
üreticinin kendine has
işlem metodları olduğu,
bu metodların detaylı
bir sınıflandırmasını
yapamayacağımızı
biliyorum. Ancak pipo
tütünlerini alırken,
haklarında yorumlar
okurken bir takım
terimlerle hep
karşılaşıyoruz. Çok kısa
da olsa bu terimlere ve
bu sayede tütün
işlenmesi konusuna
değinelim.
Tütün yaprakları
toplandıktan sonra
sırasıyla soldurma,
kurutma ve fermantasyon
işlemlerine tutulur. Bu
işlemler tütünün içim
kalitesini doğrudan
etkilerler. Özellikle
soldurma ve kurutma
işlemleri yaprakların
kimyasal ve fiziksel
özelliklerini sabitler.
Uygun şekilde bu
işlemlerden
geçirilmezlerse en
kaliteli tütün
yaprakları bile neticede
iyi bir içime sahip
olamayacaklardır.
Soldurma ve kurutma
işlemlerinden
bahsetmeden evvel terim
karışıklığının önüne
geçmek için bir not
düşmek istiyorum. Bu
işlemlerin
adlandırılmaları
değişiklik gösteriyor.
İngilizce bir çok
kaynakta “soldurma” diye
bahsettiğimiz işlem
“drying (kurutma)” ve
“kurutma” diye
bahsettiğimiz işlem de
“color curing (renk
işlemi)” olarak geçiyor.
Soldurma
süreci tütünün cinsine
göre değişiklik gösterir
ama işlem her cins tütün
için aynıdır. Toplanıp
ipe dizilen yapraklar
bir kaç gün süreyle
dinlendirilerek
soldurulurlar. Bu ilk
işlem yaprakların su
kaybederek renk
değiştirdiği ve şekerin
açığa çıkmasını sağlayan
karbonhidratların
hidrolizinin başladığı
süreçtir. Bu fiziksel ve
biyokimyasal
değişikliklerin tütünün
kalitesini belirlemede
çok önemli olduğunun
altını çizmek gerekir.
Soldurma süresi
yaprakların cinsine ve
yetiştiği bölgeye göre
idare edilir. Mesela
ülkemizde yetiştirilen
şark tütünleri 1-3 gün
süreyle gölgede
soldurulur. Puro
yapımında kullanılan
yaprakların soldurulma
işlemi 21 güne kadar
uzayabilir.
En uygun soldurma işlemi
27-32 derecede ve
havanın yüksek (70-95%)
nem oranında olduğu
şartlarda gerçekleşir.
Yaprakların renk
değiştirmesi takip
edilerek bu işlem
sürdürülür. Düşük veya
çok sıcak hava ısısında
yapraklardan buharlaşan
su, klorofili sağlıklı
biçimde atamayacağından
yapraklar yeşil kalır.
Bu istenilen bir durum
değildir.
Tütünün cinsine göre
arzu edilen yaprak
renkleri (Virginia
türleri sarı tonlarında,
şark tütünleri
sarı-turuncu, turuncu-
açık kahverengi
tonlarında, Burley
kestane rengi tonlarında
gibi) kıvama gelince
soldurma işlemi
sonlandırılıp kurutma
işlemine başlanılır.
Kurutma
hepimizin sık sık
duyduğu “air-cured”,
sun-cured” gibi
terimlerle adlandırılan
işlemlerdir. Kurutma
işleminin amacı,
soldurma işleminde elde
edilen yaprak rengini
sabitlemektir. Bu da
ortam ısısının
arttırılması ve
yaprakların nem oranının
düşürülmesiyle
gerçekleştirilir. Bu
işlem esnasında nem
oranı yaprakların
canlılığını yitirdiği
düzeylere iner ve
yapraklar biyokimyasal
değişikliklere uğramaya
devam ederler.
Kurutma sayesinde tütün
istenilen şekilde
işlenmeye ve muhafaza
edilmeye müsait hale
gelir. Yeni toplanan
yapraklardaki su oranı
80-90% iken, soldurma ve
kurutmadan sonra bu oran
15-20% lere geriler.
15%’den daha düşük nem
oranı yaprakların
muhafazasını ve
işlenmesini zorlaştırır.
Tütün yaprağı cinsine
göre daha kolay veya
daha zor istenilen rengi
kazanır. Kalın damarlı
büyük yapraklar daha geç
nem kaybederler. Bu
sebepten dolayı her cins
tütün, yetiştiği bölgeye
ve elde edilmesi
istenilen ürünün tipine
göre değişiklik gösteren
çeşitli kurutma
işlemlerinden
geçirilirler. Bu değişik
metotlara ve yaprakların
cinsine göre kurutma
işlemlerinin süreleri
değişir. Mesela şark
tütünü 7-12 gün,
Virginialar 3-12 hafta
(hatta daha da fazla),
islenerek kurutma 4-7
gün.
Soldurma- kurutma
işlemleri belli başlı
tütünlerde özetle şu
şekillerde yapılır:
Sun-Curing (güneşte
kurutma): Sadece
şark tütünleri bu
şekilde işlenir.
Soldurma işlemi 1-3 gün
gölgede yapılır.
Yaprakların üzeri
reçineli bir tabakayla
kaplı olduğundan nemini
zor kaybeder ve güneşte
kurutulmaya
müsaittirler.Yaprakların
renkleri tütünün
menşesine göre
değişiklik
gösterdiğinden genel bir
renk kriteri yoktur. Bu
yüzden soldurma ve
kurutma işlemleri
istenilen yönde
yürütülmez. Sarı,
sarımtırak-kırmızı,
kırmızı, açık kahverengi
renkte olabilirler.
Güneşte kurutmada
değişik sistemler
kullanılır. Tam olarak
terimlerini bulamadım
ama yaprakların
asıldığı, tahta
çıtalarla yapılmış
iskeletler, toprağa
saplanmış sırıklar,
polietilenle kısmen
kapatılmış sera benzeri
ambarlar ve TPT
üretiminde de kullanılan
açık arabalar (vagonlar)
gibi sistemler mevcut.
Bunların içinde arabalı
sistem en büyük yatırım
gerektiren fakat en
pratik sistemdir.
Arabalara asılan
yapraklar depolarda
gölgede soldurulduktan
sonra bu arabalar
yardımıyla güneşe
kurutulmak üzere
çıkarılır.
Air-Curing (gölgede
kurutma): Doğal
koşullar altında
havalandırılan ambarlara
tütünlerin asılarak
kurutulduğu işlemdir.
Tütün cinsine ve iklim
şartlarına göre 3-12
hafta kadar sürer. Bu
işlemden Burley ve
puroluk tütün cinsleri
geçer.
Flue-Curing (ısıtmalı
kurutma): Suni
yollardan ısıtılmak
suretiyle yapılan
kurutma işlemidir.
Yapraklar bu işlem için
özel hazırlanmış
ambarlara alınırlar.
Ambarlara alınan
yapraklar ya asılmak
suretiyle ya da bu iş
için ayrılmış özel
kutularda sıkıştırılmak
(bulk-curing) suretiyle
istiflenirler. Ambarın
içinde soba boruları
döşenmiştir. Bu soba
boruları ambarın
dışındaki sobalarda
yakılan ateşin dumanını
taşıyarak ambarı
ısıtırlar. Bu şekilde
tütünler ateşin isine
maruz kalmadan
kurutulurlar. İşlem
süresince ısı yavaşça,
kontrollü olarak
arttırılırken havanın
nem oranı düşürülür.
Günümüzde daha modern
ısıtma ve nem ayarlama
sistemleriyle donatılmış
ambarlar
kullanılmaktadır. İşlem
sarı yapraklar için 5-7
gün kadar, kırmızı
yapraklar için 10 güne
dek ve kahverengi
yapraklar içinse 15 güne
dek sürer. Bu süreler
kabaca verilmiştir. Her
tütün lotu
yaprakların cinsi,
büyüklüğü ve olgunluk
derecesine göre farklı
sürelerde kurutma
işlemine tabii
tutulabilirler.
Bu tarz kurutma işlemi
özellikle Virginia
tütünlerinde ve
sigaralık şark
tütünlerinde kullanılır
. Bulk-curing sistemiyle
yapılan flue-curing
yalnızca Virginia
tütünlerinde kullanılır.
Bu işlem sayesinde
kontrollü bir şekilde
kurutma yapıldığından
yapraklardaki şeker ve
nikotin oranları daha
sağlıklı korunmuş olur.
Fire-Curing (ateşte
kurutma): Yapraklar
air-curing ambarlarına
alınır. Altlarında meşe
gibi sert odunlar
kullanılarak ateş
yakılır. Bu ateşin
isinden faydalanılır.
İslenmiş tütünlerin
kendilerine has
aromaları olur. Nikotin
açısından zengin ama
şeker ihtivası yönünden
fakir tütün elde edilir.
İşlem tütünün cinsine
göre 2-3 günden 10
haftaya dek sürebilir.
Bu işlemden Virginia ve
Kentucky Burley cinsi
yapraklar geçirilir.
Latakia bu işlemin
kullanıldığı pipo
tütünlerinin en iyi
örneğidir.
Kurutma (curing)
işlemlerinden geçen
tütünler satılmak ve
kaliteyi arttırmak üzere
bekletme depolarına
alınırlar. Bu depoların
nem oranı 60-65%
düzeyinde tutulur.
Bekletme sırasında tütün
değişiklik yaşamaya
devam eder. Yapraklarda
kalan yeşilimtırak renk
farklılıkları
kaybolarak, soldurma ve
kurutmadan elde edilen
tütün rengi tekdüze hale
bürünür. Yapraklar
esneklik kazanır,
lezzetleri ve aromaları
kuvvetlenir.
Fermentasyon
pipolarımıza doldurup
tüttürdüğümüz tütünlerin
son lezzetini veren
işlemdir. Kurutulmuş
tütün bu uygulamadan
yoksun bırakılırsa
yapısında biyokimyasal
değişiklikler devam
eder, muhafaza edilemez,
kötü kokulu, dumanı
sert, ağzı yakan
özellikte, acı ve
lezzetsiz olur. Hala çok
yüksek oranda amonyum ve
nikotin ihtiva
ettiğinden sağlık
açısından tehlikelidir
de. Kısacası
fermantasyonun amacı
tütünü içimde hafif,
saklanmaya müsait ve
kimyasal içeriği
sabitlenmiş bir ürüne
dönüştürmek ve tütüne
lezzet katmaktır.
Tütünün cinsi ve
kullanım alanına göre
değişik fermantasyon
metotları her tütün
işleyicisine has
özelliklerle uygulanır.
Tütünlerin fermantasyonu
son lezzetlerin
sağlandığı ve esas
arananın da bu lezzetler
olması sebebiyle, tütün
işleyicileri
reçetelerini gizlilikle
korumaktadırlar.
Tütünleri nasıl ve
nelerle sosladıklarını,
fermantasyonda ne tür
ipuçları olduğunu
bilemeyiz ama genel
olarak bu işlemin ne
demek olduğunu
biliyoruz. Bu bilgiler
dahilinde konumuz sadece
pipo tütünleri olduğu
için bu türlerin
fermantasyonuna kısaca
değinelim.
Fermantasyona alınacak
tütünler balyalar,
kümeler veya
sıkıştırılmış kütleler
halinde hazırlanır. Bazı
tütünleri özel kılan
değişik paketleme
sistemleri de mevcuttur.
Örneğin Perique
fermantasyonunda
yapraklar özel meşe
fıçılar içinde
preslenirler.
Aromalandırılma
işleminden geçirilecek
tütünler bu aşamada
aromalı sıvıya
batırılmak veya bu
sıvının püskürtülmesi
suretiyle
aromalandırılır. Aroma
püskürtülmesi
fermantasyon esnasında
da uygulanabilir. Yapay
olarak bu şekilde
aromalandırılan
tütünler, kullanılan
aromalar ne kadar doğal
olursa olsun, ayrıca
koruyucu ve yanıcılığı
düzenleyici
kimyasallarla gene bu
aşamada desteklenir.
Kabaca özetleyecek
olursak, fermantasyon şu
3 etapta yapılır:
-İlk etapta tütünün
ısısı ve nemi
yükseltilir.
-İkinci etapta bu
ulaşılan ısı ve nem
derecesi belli bir süre
sabit tutularak
beklenir.
-Son etapta fermantasyon
odası ısısına dek tütün
yavaşça soğutulur.
Bu etaplarda uyulacak
ısı, nem oranı ve süre
parametreleri tütünün
cinsine ve elde edilecek
ürüne göre
belirlenmiştir. Bu
parametrelere harfiyen
uyulduğu taktirde
yapraklar içinde
bulundukları ısı ve
nemin yaratmış olduğu
ortamda kendi
içeriklerindeki
enzimlerin açığa
çıkmasıyla fermente
olurlar. Yapraklardan
açığa çıkan nem tütünün
kendi kendini fermente
etmesine yeter. Aromalı
olsun olmasın dışarıdan
sıvı püskürtülerek
yapılan her nemlendirme
işlemi döngünün
doğallığını bozar.
Fermantasyon döngüsünde
açığa çıkan
karbondioksit bir çok
zararlı bakterinin
üremesine meydan
hazırlar. Bu bakteriler
tütünün çürümesi için
çalışırlar. Bu olumsuz
etkiyi yok etmek için
açığa çıkan
karbondioksitin
tütünlerden
havalandırmak suretiyle
uzaklaştırılması
önemlidir. Bu işlemi
gerçekleştiren modern
makinalarla donanmış
tesislerin yanı sıra,
hala eski usulleri
kullanan, makinaların
yerine insan gücünden
faydalanan daha küçük
çaplı işletmeler de
vardır.
Bir kural değil ama
genellikle açık renkli
yaprakların
fermantasyonu daha düşük
nem ve ısılarda
gerçekleşir. Renk
koyuldukça ısı ve nem
artar. Fermantasyon
süresi de yaprağın
cinsine göre değişiklik
gösterir. Bu bir kaç
günden 6 yıla dek
yayılabilir.
Fermantasyonu tamamlanan
tütünler harmanlanarak
ve olgunlaştırılarak
piyasaya verilir.
Harmanlandıktan sonra
veya önce kıyılırlar.
Flake, sliced, roll,
spun cut dediğimiz kesim
türlerinde tütünler
preslenerek kalıplar
halinde
olgunlaştırıldıktan
sonra kesilir. Veya hiç
kesilmeden plug, twist,
rope şeklinde
ambalajlanır. Tütün
uygun koşullarda
olgunlaştırıldıkça içim
kalitesi ve lezzeti
artar. Olgunlaştırma
işlemi için ısısı (25
derece) ve nemi (70-75%)
sabit tutulan depolardan
faydalanılır. Aromatik
olarak tanımladığımız
tütünler olgunlaştıkça
ayrıca daha da fazla
lezzetlenmeyeceğinden
birkaç günden fazla bu
depolarda tutulmazlar.
Sigaralık tütünler 10-14
gün tutulurlar. Pipoluk
natürel (aroma katkısı
olmayan) ve puroluk
tütünler bu depolarda ne
kadar çok tutulursa o
kadar olgunlaşırlar.
Satın aldığımız bazı
tütün tenekelerinde
yazan “matured veya
extra matured” ibaresi
bu olgunlaştırılma
süreci ile ilgilidir.
Olgunlaşma süreci ilk 6
ay kadar hızla devam
eder. Sonra çok yavaşlar
ve yavaşlamaya devam
eder. Havası alınmış
tenekelerde bizlere
satılan tütünler uygun
koşullarda saklanırsa
olgunlaşmaya devam
ederler. Başta saf
Virginia olmak üzere,
Virginia-Perique,
Virginia-Burley, saf
Burley harmanları
saklanmaya müsaittirler.
Uzun yıllar olgunlaşmaya
bırakılan Burley ve
Perique sertliklerinden
ödün verip lezzetlerini
arttırdıkları için
yıllandırılmak üzere
tercih edilirler.
Virginianın hafifliği ve
tatlılığı yıllar
geçtikçe artar. Bazı
Virginia flake tarzı (FVF)
tütünlerin tenekelerini
açtığınızda flakelerin
üzerinde gördüğünüz
beyaz lekeler kristalize
olmuş şekerdir. Bu
tenekeler en az 4-6 ay
evvel üretilmiştir,
tadına doyum olmaz. Şark
tütünleri de yüksek
oranda şeker ihtiva
ettikleri için
yıllanmaya çok
müsaittirler. Latakia
içerikli harmanlar 1
yıldan sonra Latakianın
aroması azalmaya
başladığından saklanmak
üzere pek tercih
edilmezler.
Son olarak tütün
hakkında bir kaç ilginç
not:
- Latakianın ana vatanı
Suriye ile Avrupa
ülkeleri arasındaki
ticaret hassas olduğu
için, zaten bu az
üretilen tütünün temini
zordur. Alternatif
olarak bu tütün
Kıbrıs’ta da
yetiştirilmeye başlanmış
ve başarılı olmuş.
Kıbrıs Latakiasının
islenmesinde çam odunu
da kullanıldığı
söylenir. Bu yüzden
burnu keskin tütün
meraklıları, çam
reçinesi kokusu sinmiş
Kıbrıs Latakiasını
Suriye Latakiasından
ayırt edebilirler.
- Tütün yaprakları ürün
alındıktan kullanıma
sunulana dek geçen süreç
içinde İçeriğindeki
suyun 80-85% ‘ini,
ağırlığının da yaklaşık
90% ‘ını kaybederler.
Virginia türü tütünün
bir bitkisi yaklaşık
olarak 1 kg ürün verir.
Bu da tütün
tenekelendiğinde
yaklaşık 100 gr’ a
tekabül eder. Kısacası
aldığımız her 100 gr’lık
tütün tenekesi bir
bitkiden elde
edilmiştir.
- Asırlar evvel, tütün
ticaretinin gemilerle
yapıldığı yıllarda,
gemilerin nemli ve sıcak
ambarlarında haftalarca
beklemek zorunda kalan
tütünlerin, ulaşması
gerektiği yere
ulaştığında çok daha
rahat içilebilir, tatlı
ve lezzetli olduğu
tespit edilince
fermantasyonun önemi
kavranmıştır.
- “Plug” tabir edilen
sıkıştırılmış tütün
kalıpları, eskiden
gemicilerin denize
açılırken yanlarında
kolaylıkla
taşıyabilmeleri ve
muhafaza edebilmeleri
için geliştirilmişti. Bu
kalıptan ihtiyaç kadar
koparılıp çiğneyerek
veya kıyılıp pipoda
içilmek suretiyle
tüketilirdi. “Rope” veya
“twist” denilen
tütünleri ise madenciler
kullanırlardı.
Madenlerde tütün içmek
yasak olduğundan bu tarz
tütünleri çiğnerlerdi.
Çiğnenmiş tütünü de
madenden çıktıktan sonra
pipolarında içerlerdi.
Bu sayede çiğnenerek
nikotini tüketilmiş,
sertliği azalmış tütünün
pipoda içimi de hoş(!)
olurdu. Günümüzde “flake”,
“sliced”, ve “ready
rubbed” şeklinde bize
sunulan tütünler
“plug”lardan
kesilmişlerdir. “Medallion”,
“Spun Cut” ve “ Navy
roll” denilenler de
“twist” ve “rope” tarzı
paketlenmiş tütünlerden
kesilmiştir.
- Pipo içilirken
kesinlikle duman içe
çekilmediğinden yola
çıkarak, pipo
içicilerinin diğer tütün
tüketenlerden daha uzun
yaşadığına dair yazılar
okuduk, bilgilerle
karşılaştık hepimiz.
Peki bazı Avrupa
ülkelerindeki sigorta
şirketlerinin,
müşterilerine sağlık
sigortası hizmeti
verirken, pipo
içicilerini
“non-smokers” olarak
kaydettiklerini biliyor
muydunuz?
- Nikotinin 4-6 gr’ı tek
dozda alınırsa ölümcül
olur. Tütün tüketmek
suretiyle alınan çok
küçük dozlar ise uyarıcı
etkiye sahiptirler.
Sigara tütünündeki
nikotinin 44%’ü yanma ve
duman ile yok olur.
40%’ı kül ve izmaritte
kalır. 16%’sı ağız içi
ve akciğer mukozası
tarafından emilip
organizmaya karışır.
Pipo ve puro içiminde
her ne kadar duman içe
çekilmese de vücudun
aldığı nikotin sigaradan
alınandan 2-3 kat
fazladır. Pipo ve puro
dumanında nikotin çok
daha yüksek oranlarda
bulunur.